31 Temmuz 2012 Salı

BİYOSFER


Atmosfer, geosfer, hidrosfer ve biyosfer döngüsü





      Dünyamız fiziksel özellikleri itibariyle genel olarak 3 grupta incelenir. 
        
        1. Hidrosfer ( Suküre )
        2. Atmosfer ( Gazküre )
        3. Geosfer  ( Katı Dünya, Yerküre )
      
      Bir de tüm bu fiziksel ortamlarla ilişkili olan dördüncü bir sistem vardır. Biyosfer ( Canlıküre )






      
     





      Bu blogda Biyosfer ( Canlıküre ) konusu ele alacağız.


        BİYOSFER

      Biyosfer dünyadaki bütün canlı yaşamı kapsayan varsayımsal bir küredir diyebiliriz. Yani canlıküre. Okyanusun tabanından başlayıp, atmosferde birkaç km yükseklikteki bir sınıra kadar olan hacmi kapsar. Canlı yaşamı bu hacim içerisinde mevcuttur. Biyosfer kendi içerisinde ve katı dünya ile oldukça alışveriş içerisindedir, muazzam bir döngüye sahiptir.Bitki ve hayvanların yaşaması için uygun fiziksel ortam gereklidir. Organizmalar fiziksel çevreyle de ilişki içerisindedirler. Yaşam olmasaydı katı dünyanın niteliği ve görünüşü çok daha farklı olurdu. Yaşam olmasaydı yeşil ren dünyamız için söz konusu olmayabilirdi. Sadece çıplak kurak araziler ve suyun hareketlerinden söz edilebilirdi.

Akarsu ve orman biyosferin bir parçası

24 Temmuz 2012 Salı

GEOSFER (YERKÜRE)

Atmosfer, geosfer, hidrosfer ve biyosfer döngüsü





     Dünyamız fiziksel özellikleri itibariyle genel olarak 3 grupta incelenir. 


        
        1. Hidrosfer ( Suküre )
        2. Atmosfer ( Gazküre )
        3. Geosfer  ( Katı Dünya, Yerküre )
      
      Bir de tüm bu fiziksel ortamlarla ilişkili olan dördüncü bir sistem vardır. Biyosfer ( Canlıküre )












      
      Bu blogda Geosfer ( Yerküre ) konusu ele alacağız. Yani Katı Dünya.




        GEOSFER

      Atmosfer ve okyanusların altında geosfer yani katı dünya yer alır. Katı dünya ile ilgili çalışmaların çoğunluğu ulaşılabilen yüzey özellikleri üzerindedir. Bu gördüğümüz kısımlar yeraltında ve üstünde devam eden dinamik koşulların devamı niteliğindedir. En belirgin özellikler araştırılıp irdelenerek dünyanın geçirdiği süreçler hakkında bilgi edinmekteyiz.
      Dünyanın 2 ana kısmı okyanus ve kıtalardır. Bugün gördüğümüz kıyı çizgisi yani sahil bu iki bölgeyi birbirinden ayıran sınır olarak görünse de öyle değildir. Bu iki bölgeyi birbirinden ayıran birim kıta şelfidir. Kıta şelfi kıtasal malzemeden oluşan, hafif eğimli bir platform gibi sahilden denizin içlerine doğru uzanmaktadır. Bundan yaklaşık 15bin yıl önce yani buzul çağının  sonlarında deniz seviyesi bugünkünden 150 metre kadar daha düşüktü. Deniz suyunun büyük bir kısmı buzullarda buz kütlesi olarak beklemekteydi. Bu sebepten ötürü kıta şelfleri oldukça dar bir yapıya sahipti.  
Okyanuslar ve Kıtalar


      Kıtaların ortalama yüksekliği yaklaşık 840 metre kadardır. Buna karşın okyanusların ortalama derinliği ise yaklaşık 3800 metre kadardır. Bu yoğunluk ilişkisini tasvir eden bir olaydır. Okyanus tabanlarının yoğunluğu yüksek, kıtaların yoğunlukları ise düşüktür.
      


        

20 Temmuz 2012 Cuma

ATMOSFER

Atmosfer, geosfer, hidrosfer ve biyosfer döngüsü
      




      
      Dünyamız fiziksel özellikleri itibariyle genel olarak 3 grupta incelenir. 


        1. Hidrosfer ( Suküre )        
        2. Atmosfer ( Gazküre )      
        3. Geosfer  ( Katı Dünya, Yerküre )           


      Bir de tüm bu fiziksel ortamlarla ilişkili olan dördüncü bir sistem vardır. Biyosfer ( Canlıküre )













      Bu blogda Atmosfer ( Gazküre ) konusu ele alacağız.



         ATMOSFER

Bulut üstü seviyede atmosfer görüntüsü






      Dünyamız atmosfer denen bir kaz ile sarılıdır. Hayat veren bir gaz tabakası. Dünyanın çapına oranla oldukça ince bir gaz örtüsüdür ve gezegenimizin bir parçası konumundadır. Atmosfer sadece soluduğumuz hava anlamına gelmez. İçerisinde güneşin yakıcı ve zararlı ışınlarından koruyu zarflar mevcuttur. 











Atmosfer içerisindeki gaz oranları






     Atmosferle yeryüzü, atmosferle uzay arasındaki ısı alışverişi hava durumu dediğimiz olguyu oluşturur. Örneğin Ayda olduğu gibi dünyanın atmosferi olmasaydı yaşamsal aktiviteler söz konusu olmazdı. Bunun yanı sıra dünyanın yüzeyinin şekillenişindeki bu dinamik süreç de söz konusu olmazdı yada çok düşük ölçülerde olurdu. Bozunma ve erozyon  söz konusu olmayacağında dünyanın dış yüzü 3 milyar yıldır hiç değişmeyen  ayın yüzeyine benzerdi.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

HİDROSFER

Atmosfer, geosfer, hidrosfer ve biyosfer döngüsü
 


    


  Dünyamız fiziksel özellikleri itibariyle genel olarak 3 grupta incelenir. 
        
        1. Hidrosfer ( Suküre )
        2. Atmosfer ( Gazküre )
        3. Geosfer  ( Katı Dünya, Yerküre )
      
      Bir de tüm bu fiziksel ortamlarla ilişkili olan dördüncü bir sistem vardır. Biyosfer ( Canlıküre )












      
      Bu blogda Hidrosfer ( Suküre ) konusu ele alacağız.


        HİDROSFER

      Duymuşsunuzdur dünyamız bazen mavi gezegen olarak nitelendirilir. Dünyayı eşsiz kılan özelliktir bu mavilik olayı. Tahmin ettiğiniz gibi bahsettiğimiz şey tam olarak su yani H2O. Hidrosfer de dünya üzerinde bulunan bütün sulara verilen isim yani suküre. 


Water diagram


      Hidrosfer sürekli hareket halinde olan, okyanuslardan atmosfere buharlaşan, daha sonra yağış ile karaya ve okyanusa inen, karada akarsu yatakları ile yeniden okyanusa iletilen dinamik bir kütledir. En dikkat çekici kısmı da küresel okyanustur. yani birbirine bağlı büyük su kütleleri. Hidrosfer dünya yüzeyinin %71' ini ve toplam suyun %97'sini kapsar. Hidrosfer sadece tuzlu okyanus sularını, denizleri kapsamaz. Göl, buzul, akarsu ve yeraltında bulunan tatlı suları da kapsar. Bu son bahsettiklerimiz oransal olarak oldukça düşük olsalar da önemleri oldukça büyüktür. Akarsu, buzul, göl ve yeraltı suları hem yaşamsal aktiviteler açısından hem de yeryüzünün şekillenmesi açısından oldukça büyük öneme sahiptirler.



Su döngüsü

17 Temmuz 2012 Salı

ELMASLI SONDAJLAR

   

            Sondaj tekniği esas olarak 2 türdür.    

              1. Darbeli Sondajlar
              2. Dönmeli (rotary) Sondajlar








        1. Darbeli Sondajlar

      Çalışma sistemi, takım dizisinin ve ucundaki matkabın  yukarı kaldırılıp aşağı düşürülmesi, böylece formasyonun kırılması ve dipte oluşan kayaç kırıntılarının özle ekipmanlarla dışarı çıkarılmasıdır. Tijlerin içinden veya dışından kuyu dibine gönderilen su hem matkabı soğutur, hem de kayacın yumuşamasını sağlar.


   

      Bu sondaj tekniği kil, marn, kireçtaşı gibi sert olmayan formasyonlarda ve alüvyon zeminlerde iyi sonuç verir. Köprü ayağı, liman ve büyük bina inşaatlarında azda olsa kullanılmaktadır.



  

       2. Dönmeli Sondajlar

      Bu tip sondajlarda en çok kullanılan sondaj, morsetli elmaslı sondajlardır. Bu makinelerde takım dizisinin döndürülmesi ve diziye baskı verilmesi makinenin morseti tarafından sağlanmaktadır. Elmaslı sondajların diğer sondaj yöntemlerine göre önemli avantajları vardır.
        
        a) Sondaj sırasında geçilen birimlerden numune (karot) alınabilir.
        b) İstenilen derinlikte, değişik çaplarda delik açılabilir.
        c) Sertliği ne olursa olsun her çeşit zeminde sondaj yapılabilir.
        d) Eğik, yatay, dik, yani her yönde sondaj yapılabilir.

      Elmaslı sondajlar maden arama ve işletmeciliğinde, binaların temel zemin etütlerinde, karayolu, demiryolu, hava alanı, liman ve baraj etütlerinde son derece yaygın olarak kullanılmaktadır.

17 Mayıs 2012 Perşembe

MOHS SERTLİK SKALASI

           Sertlik

      Sertlik adı üzerinde bir mineralin sertliğini ifade eder. Mineralin üzerine etkiyen basınçlara, kuvvetlere karşı gösterdiği dayanım, mukavemettir. Sertlik mineralin kimyasal yapısı, aralarında kurdukları bağlarla alakalıdır. Bağlar ne kadar fazla ve sıkı ise o mineral daha serttir. Sertlik genel olarak çizilme kuvvetine gösterilen tepki ile ölçülür.

         Friedrich Mohs

     Friedrich Mohs mineralleri birbirine sürttüğünde üzerlerinde kalan çiziklerden hangi mineralin sert olduğunu saptamıştır. Sert olan mineralin daha az sert olan mineralin çizdiğini görmüştür. Bunun sonucu olarak sertliği bilinen mineralleri kullanarak sertliği bilinmeyen mineraller hakkında yorum yapılabilineceğini öne sürmüştür. Buradan yola çıkarak Mohs Sertlik Skalası-Cetveli'ni oluşturmuştur.
      


Aşağı ilerledikçe sertlik artar.

Bu grafik sertliğin her derecede doğru bir orantıyla artmadığını göstermektedir.

           Ek oalrak tırnak, madeni para, cam, çelik gibi sertlik ölçmede kullanabileceğimiz materyallerin de sertlikleri verilmiştir. Skala-Cetvel bu materyallere göre de yorumlanmıştır.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

KAYAÇ ÇEVRİMİ-DÖNGÜSÜ



      Çok iyi biliyoruz ki dünyamız üzerinde 3 çeşit ana kayaç grubu vardır. Bunlar magmatik kayaçlar, metamorfik kayaçlar ve sedimanter kayaçlardır. Bu kayaçların oluşumları oldukça uzun zamanlar alır. Bu uzun süreçlerinde birçok etkileşim ve değişim gösterirler.

      Tüm bu kayaç türlerinin ana kökeni magmadır. Magma kayaç döngüsünün ve oluşumunun ilk materyalidir. Magmanın soğuması ile magmatik kayaçlar oluşur. Bunlar başka bir evrim geçirmeden, direkt olarak magmadan meydana gelen kayaçlardır. Şu sonuca varabiliriz ki dünyamızın soğuma evresi başladığında ilk olarak magmatik kayaçlar oluştu ve diğer kayaç türleri yoktu. Bu magmatik kayaçlar rüzgar, akarsu, yağışlar gibi fiziksel etkiler neticesinde aşınmaya ve tortul-toz halinde boyutları değişken olan küçük birimlere ayrıştılar. Böylece sedimanlar meydana geldi. Sedimanların uzun süreli birikimleri ve istifler halinde sıkışıp sertleşerek tabakalı kayaçlar meydana getirmesi ile Sedimanter Kayaçlar meydana geldi.
   
      Bir yandan magmatik kayaçlar tekrar magmaya gömülerek sıcaklık ve basınç altında kaldılar fiziksel yapılarının değişmesinin yanı sıra kimyasal özelliklerini de yitirdiler, yeni kimyasal özellikler kazandılar. Yani başkalaşım geçirdiler. Böylece başkalaşım kayaçları dediğimiz Metamorfik Kayaçlar oluştu.

     Konunun çabuk kavranması adına sedimanter ve metamorfik kayaçların magmatik kayaçlardan oluşum şeklini ifade ettik. Fakat bu kayaçlar sadece magmatik kayaçlardan meydana gelmiyor. Bir sedimanter kayacın yada sedimanın başkalaşım geçirmesiyle sedimanter yapılardan magmatik kayaçlar oluşabiliyor. Aynı şekilde bir metamorfik kayacın aşınması ile tortullaşarak sedimanlar ve bu sedimanların birikimiyle sedimanter kayaçlar oluşabiliyor.İlk başta magmatik kayaçlardan yola çıkarak konuyu anlattık bunun üzerine her biri arasında bir çevrim, döngü olduğundan bahsettik. Şu halde tüm kayaç türleri arasında bir geçiş, döngü olduğunu kolaylıkla kavrayabiliyoruz. Ve hatta sadece  kayaçlar arası değil bir kayacın magmada ergimeye uğrayarak tamamen magma bünyesine katılması durumu da söz konusudur.
   
      Şu halde sadece magmatik kayaçların direkt olarak magmadan oluştuklarını diğer kayaçların ise birbirleri arasında değişerek meydana geldiğini biliyoruz.Bu konuyu, durumu özetleyen bir Çevrim Tablosu şu şekildedir.

Kayaç Çevrimi-Döngüsü

KAYA DÜŞMESİ

Kaya düşerken bir görünüm

        Fotoğraflarda da  gördüğünüz gibi büyük kaya blokları sarsıntılara, kendi ağırlığına karşı gösterdiği mukavemete, dışarıdan gelen basınçlara, kuvvetlere ve etkilere (şiddetli yağış, şiddetli rüzgar vb) yenik düşerek ani kütle düşmelerine sebep olurlar. Diğer deyişlerle kaya düşmesi, kütle kopması olarak da adlandırılırlar. Genellikle uzun süreçli küçük etkilerin birik-mesi ve bunların üzerine deprem, sarsıntı gibi büyük etkilerin gerçekleşmesi sonucu oluşurlar. Yerleşimin olduğu yerlerde yada ulaşımın birimlerinin geçtiği yerlerde tehlikeli durumlar yaratabilmektedir. Aşağıdaki fotoğrafta gördüğümüz gibi.Gerekli önlemlerin alınması, gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir. 

Düşmüş bir kaya bloğu taşıt yolunda

9 Mayıs 2012 Çarşamba

MİLLAU VİYADÜĞÜ

       

     Fransa ile İspanya arasındaki mesafeyi 40 kilometre kısaltan, Millau ile Güney Fransa'yı birbirine bağlayan viyadüktür. Bu yapı dünyanın en uzun ve en yüksek viyadüğü olmaktadır. Uzunluğu 2460 metredir. Yerden en yüksek mesafesi 343 metredir. Norman FOSTER tara-fından tasarlanmıştır. Bu viyadük saatte 225 kilometre hıza ulaşan rüzgara dayanıklı biçimde üretilmiştir. 10 Ekim 2001'de  inşasına başlanmış, 17 Aralık 2004'te trafiğe açılmıştır. Viya-düğün kullanım süresi 120 yıl olarak belirlenmiştir. Viyadüğün toplam maliyeti 400 milyon euro olmuştur. Yapıyı Eifel kulesini yapan firma yapmıştır.


Millau Viyadüğü


Millau Viyadüğü


Millau Viyadüğü


Millau Viyadüğü


Millau Viyadüğü


Millau Viyadüğü

8 Mayıs 2012 Salı

JEOLOG PASTASI

      Jeolog Pastası

      Bir jeolog için insanlara yeryüzünün yapısındaki katmanları, tabakaları, istifleri tasvir etmenin en güzel yolu bu olsa gerek. Hem çok güzel bir benzetme hem de insanların anlayabilmesi açısından oldukça anlaşılabilir. bir örnek.



7 Mayıs 2012 Pazartesi

ANTİKLİNAL VE SENKLİNAL

         Antiklinalin kelime anlamı 'birbirinden farklı yönlere doğru eğimli'dir.

   Tabakaların veya istiflerin basınca maruz kalarak kıvrımlı yapılar oluşturması olayında meydana gelen yükseltilere antiklinal denir. tam tersi olarak çukur olan kısımlara ise senklinal denmektedir.






Kesit Görünümü



Gerçek Bir Antiklinal-Senklinal yapısı




Yatık Asimetrik Kıvrım


       Büyük antiklinal ve senklinal yapıları petrol aramalarının ilk danışılan, araştırılan adreslerindendir.





3 Mayıs 2012 Perşembe

KÜTAHYA'DA DEPREM




2012.05.03 saat 18:20:25'de Kütahya - Hisarcık'ta
5.1 büyüklüğünde, 3,1 km derinlikte deprem meydana gelmiştir.
Koordinat:
Enlem (N): 39.1747       Boylam (E): 29.0918




2 Mayıs 2012 Çarşamba

JEOLOJİYE GİRİŞ


JEOLOJİYE GİRİŞ


     Bir volkanın alevler püskürtmesi, patlaması, dağ ve vadi oluşumları yada benzersiz yeryüzü manzaraları, bir depremin yarattığı yıkım ve korku bunların hepsi jeolojinin inceleme konusudur. Buna benzer eşsiz ve sayısız birçok örnek söz konusudur. Yer altı suyu nerededir, petrol nerde aranmalı yada nerelere sondaj yapılmalı ? Bu bahsi geçenler jeolojinin ilgi alanlarından sadece birkaçıdır.
     İngilizcesi "geology"dir. Geo : yer, dünya Logy : bilim, inceleme anlamına gelmektedir. Jeoloji kelimesini yerbilimi olarak tanımlayabiliriz. Dünyamızı incelemek, oluşumunu ve geçirdiği süreçleri anlamak ciddi ve zor bir iştir. Dünya uzun ve karmaşık bir tarihi olan, dinamik yapıya sahip bir kütledir. 


MODERN JEOLOJİNİN DOĞUŞU
    

                  
Charles LYELL
     18.yy'ın sonları modern jeolojinin başlangıcı olarak kabul görür.Bu zamanlarda James Hutton adlı İskoç fizikçi "Dünya Teorisi" çalışmasını yayımladı. Bu çalışmasında "Üniformitaryanizm" prensibini savundu. yani tek düzecilik. Hutton, küçük görünen kuvvetlerin uzun zaman aralıklarında katastrofik (ani gelişen büyük olaylar) olaylar kadar önemli sonuçlar doğurabileceğini öne sürdü. 1830-1872 yılları arasında Charles Lyell çok daha ikna edici bir üslupla "Jeoloji İlkeleri" adlı eserini yayımlamıştır. Üniformitaryanizm kuramını ilk olarak ortaya koyan kişi olmasa da bilim dünyasına kesin bir dille kavuşturan kişi Lyell olmuştur.